суббота, марта 13, 2010

Müfredat - kur'an Istilahlari Sözlüğü


Müfredat - kur'an Istilahlari Sözlüğü
Категория: Турецкие словари (турецкий) | Автор: T_Moor | (06.08.07)
Обновлено: 19.06.2009 - 09:20
Bookmark and Share

http//photoload.ru/data/82/cb/f6/82cbf6c40bb43fb0df95defe85f4e938.jpg

Müfredat - Kur'ân Istilahlari Sözlüğü
Author: Ragıp el-İsfehani
Publisher: Çıra Yayınevi - 2008
Format / Quality: Chm
Size: 1,3 Mb 
Language:Turkish
Quote: 
Râğıb el-İsfahani, Müfredât’ında zengin bir bilgi birikimine ve büyük bir derinliğe işâret eden benzersiz bir metot, üst düzey bir yol takip etmiştir. Bir maddede ilk olarak maddenin gerçek anlamını, sonra ondan türeyen (anlamları), sonra maddenin mecâzî anlamlarını zikrettiğini ve onun gerçek anlamla ne kadar irtibatlı olduğunu açıkladığını görmekteyiz. Bu da, ancak dili bütünüyle anlayan, onun derinliklerine ve deryalarına dalmış olan birinin güç yetirebileceği bir iştir. Bunlarla ilgili ilk olarak Kur’ân’dan, ikinci olarak hadislerden sonra üçüncü olarak da Arapların şiirlerinden ve sözlerinden örnekler zikreder. Kur’ân’ı daha çok Kur’ân’la, sonra sahâbenin ve tabiinin sözleriyle tefsîr ettiğini sonra da hükemânın şerîatla uyan görüşlerini zikrettiğini görmekteyiz.


http//photoload.ru/data/78/42/85/7842858ddde53cb0a24dc8c9fea4f92b.jpg

Quote: 
Müfredat Çevirisine Önsöz {Mütercimlerin Bir kaç Notu)



Râgıb'ın el-Müfredâfı, Tefsir disiplini içinde değerlendirilen bir Kur'ân Kavramları çalışmasıdır. Müfredat, bu alanda yapılan çalışmaların en değerlisi ve en rağbet görenidir. Bunun pek çok sebebi vardır:

1. En başta geleni, Kur'ân kavramlarının büyük bir vukufiyet ve titizlikle ele alınmış olmasıdır.

2. Bir diğer özelliği de, Kur'ân kavramlarını tüketmeyi aklının ucundan bile geçirmeden onlara hizmet etmeyi bir şeref bilmesidir. Onun için kullandığı üslup ve İfade tarzı genelde içli, duyarlı ve bilinçlidir. Değişik görüşleri verirken, çoğu zaman tercih etme yoluna bile gitmemiş olması, onun ne kadar engin bir ihtilaf fıkhına vakıf olduğunu göstermektedir. Hemen hiçbir yerde kavramların anlamla rına indirgemeci bir yaklaşım sergilememiş olması da, her sayfada onun âlimâne tutumunun tanıklığını yapmaktadır.

El-Müfredât, bir Kur'ân kavramları çalışması olduğundan, içinde aşırı dene bilecek derecede çok kelime/kavram geçmektedir. Kelimelerin çoğu isim, bir kıs mı da fiillerden oluşmaktadır. Fiillerde değişme ihtimali olan harekeler konmuştur. İsimlerlerde de değişebilecek harekeler konmuş, değişmeyecek olanlar konmamış tır. Bu açıdan isimlerim son harekeleri genelde konmamıştır.

kavramları gibi. Doğal olarak bunların başlarında yer alan ve Lâm-ı tarif diye bili nen elif ve lam harflerine de hareke verilmemiştir. Çünkü, bunlar her zaman aynı dır ve her zaman Türkçe'deki "el" sözcüğü gibi bir seslendirme ile okunurlar. O-nun için bu isimler sözgelimi, LliJi veya şeklinde yazılması, kayda değer

hiçbir yaran olmadığından bu konuda verilecek büyük emekleri zayi etmemek düşüncesiyle, tercih edilmemiştir. Aynı mantık gereği tek başına verilen isimlerin

cesiyle, tercih edilmemiştir. Aynı mantık gereği tek başına verilen isimlerin başın da bulunan lam-ı tarifler de, mecbur alınmadıkça, yazılmamıştır. Buna göre verdi ğimiz kavramı ve sözcüğü de şeklinde verilecektir.

Ayetlerin metinleri uzun inceleme, soruşturma ve incelemeden sonra kon malarının daha faydalı olacağı düşünüldüğünden meallerinden önce verilmiştir. Bu arada müellifin, o ayeti orada hangi amaçla kaydettiğine yardımcı olmak için ayet te geçen ilgili kavram veya türevi bold/siyah biçimde verilmiştir. Bunun yanında mealde de ilgili kavramın anlamı veya yaklaşık manası yine bold olarak verilmiş-tir. Misal olarak bakalım: Rabbimiz; biz efendilerimize ve büyüklerimize uyduk da, bizi yoldan saptırdılar[1]. Bu vurgular sayesinde kimi silik duruma düşen delillendirmeler böylece daha belirgin hale gelecektir.

Müellif, ayetleri delil olarak sunarken, genelde çok kısa ve sadece o kavram veya fiilin geçtiği yeri vermekle yetinmiştir. Biz âyetlerin meallerini verirken bun da çok sıkıntı çektik. Çünkü, burada bazen ana cümle değil yan cümlecik, bazen de yan cümlecikte geçen bir fiil veya kavram seçilip konmuştur. Bunun açık anlamını yansıtmak için, bazen ilgili kelime veya fiilinin birkaç kelime Önünden veya arka sından almak zorunda kaldık. Çoğu zaman üç nokta koyarak bunun metnin ilgili yerine havale yapmakla beraber bazen tamamen anlam kaymasına yol açmamak ve maksadı açık ifade etmek için bu ilave mealleri verme gereği duyduk. Mealleri ve rirken, mutlak anlamda bir mealden almayı değil, en uygun meali vermeye çalıştık. Bu arada mevcut meallerden de epey istifade ettik. Bu bağlamda Elmalılı Hamdi, Ö. Nasuhi Bilmen, Süleyman Ateş ve DİB. Mealleri ile Tefhim, Fi Zılal ve İbn-i Kesir tefsirlerinin meallerinden çokça yararlandığımızı belirtmeliyiz.

Hadisler ve şiirler çok büyük bir yekûn tutmadıkları için âyetlerde izlenen metoda uygun olarak harekeli metinleri ve çevirileri birlikte verildikten sonra ilgili noktalar bold ile nazara verilmiştir.

Aynı şekilde, son harekeleri kural gereği açık olan ifadelerin bu harekeleri konmamıştır. Sözgelişi, isim tamlamalarında yer alan ikinci ismin son harekesi isim nelde konmamıştır.

tamlamaları gibi. bunların harekeleri daima esre olacaktır. Sadece istisnai bu durumu olanların harekesi belirtilmiştir; ifadeleri gibi.

Öte yandan son harekeleri mutlaka belirtilmesi gereken kelimelerin bu harekeleri konmuştur. ( cümle veya sözcükleri gibi.

Müfredat'm şimdiye kadar pek çok baskısı yapılmıştır. Ancak bunların hiç biri hata, tashih ve tahriflerden kurtulabilmiş değildir; kimilerinde Râgıb'ın kul landığı bazı şiirler, kimilerinde bazı ayetler, kimilerinde ise, bazı kavramlar eksik kalmıştır. Çeviride esas aldığımız nüshalar: Tahkikini Adnan Safvan Dâvûdî'nin yaptığı Dâru'l-Kalem, Dimeşk- ed-Dâru'ş-Şamiye, Beyrut, 1992 birinci baskı ile 2002 üçüncü baskı. Bu baskıda bu eksikliklerden herhangi birinin bulunmaması i-çin özel bir gayret sarf edilmiştir.

Kitapta yer alan âyetlerin hem orijinal metinleri hem mealleri verilmiş olup, dipnotları azaltmak maksadıyla sûre ve âyet numaralan metnin içinde belirtilmiş tir. Müellif, Kur'ân'ın kıraat farklarına değindiğinde bu kıraatlerin sahih ve şaz o-lanları dipnotlarda açıklanmıştır. Râgıb'ın kullandığı şiirlerin, kime ait oldukları tespit edilmiş ve kaynakları gösterilmiştir. Ata sözlerinin de geçtikleri dil kitapla rındaki yerlerine İşaret edilmiştir.

Metinde zikredilen birtakım İfade ve deyimlerin hangi bağlamlarda söylen diklerinin bilinmemesi çeviriyi zorlaştıran hususlardandı. Bu tür sözleri sağlıklı bir şekilde Türkçe'ye çevirmek için onların diğer kaynaklarda nasıl kullanıldıkları ve ne gibi anlamlar taşıdıklarını araştırmamız gerekiyordu. Bu amaçla sıkça başvur duğumuz başlıca Arapça kaynaklar şunlardır:

Ebu Bekr b. Muhammed b. Hasan İbn Düreyd, Cemheretu'l-Luga,

Ebu'l-Kasım Mahmud b. Ömer ez- Zemahşerî, Esasu'l-Belâga,

Muhammed b. Mükerrem b. Manzur, Lisanu'l-Arab;

Semin el-Halebî, Umdetu'l-Huffaz,

Mecdûddin Muhammed b. Yakub el-Firuzabadî, el-Kamıısu'l-Muhit,

İsmail b. Hammad el-Cevherî,, es-Sıhah Tacu'l-Luga ve Sıhahu'l-Arabiyye,

Ebu'l-Hasan Ahmed b. Faris, Mu'cemu Mekayisi'l-Luga

Bunun yanında Metinde yer almayan fakat tarafımızdan yapılan açıklamalar köşeli parantez içinde gösterilmiş, gerektiğinde yıldız (*) işareti kullanılarak dipnotlar eklenmiştir.

Metne azami derecede bağlı kalmakla beraber, her dilin kendine özgü bir an latım biçiminin ve mantık bakış açısının olmasmdan dolayı, çeviriyi daha anlaşılır kılmak için kimi zaman metinden fedakârlık ettiğimiz de olmuştur. Ayrıca, elimiz deki Metni tahkik eden zatın eklediği dipnotların tümünü değil, manaya kalkışı o-lan ve yerinde bulduklarımız çevirilmiştir.

Çeviride Önceleri genelde Arapça kavramların tüm Latince okunuşları ya zılmıştı. Ne ki, bu konuda fikir danıştığımız büyük hocalar ve uzmanlar, bunun i-sabetlİ olmadığını, söz birliği içinde belirtince, biz de kavramların bu Latince oku nuşlarını yazmaktan vazgeçtik ve onların hepsini silmek zorunda kaldık. Bu oku nuşların hiç Arapça bilmeyenler için epey bir faydası olacağını düşündüğümüz halde, sırf onların isabet şansları daha fazladır diye, böyle yaptık.

Çeviride Arapça muğlak sözlerin çözümünde ve özellikle şiirlerin çevirisin de engin Arap Edebiyatı vukufiyetinden istifade ettiğimiz değerli Hocamız Prof. Dr. M. Halil Çiçek Bey'e teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Bunun yanında ayet me tinlerinin seçilip ilgili yerlere konması, binlerce kavramın harekelenmesi konusun da bize çok yardım eden değerli dostlarımız Mecit Öztürk, Yılmaz Aydın, Fatma Yazıcı ve Ayşe Tokay ile daha rahat bir ortamda çalışmamız için tüm imkanlarını kullanan Koksal Turan Bey'e teşekkür ediyoruz.

Mehmet YOLCU Abdulbaki GÜNEŞ

Комментариев нет: